Boşanma Sebeplerinden Zina

    Uzun yıllardan beri boşanma davalarına konu olan zina, 1926 yılında yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu ile birlikte suç olarak düzenlenmiş ve cezai yaptırıma bağlanmıştı. 90’lı yılların sonuna doğru Anayasa Mahkemesi tarafından bu düzenleme iptal edilmiş ve zina eylemi suç olmaktan çıkarılmıştır. Artık hukuk sistemimizde zina sadece boşanma sebebi sayılmaktadır.

Peki zina nedir?

    Evlilik akdi eşlere; birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak gibi birtakım yükümlülükler getirmektedir. Bu yükümlülüklerin başında cinsel sadakat yükümlülüğü gelir. Eşlerin cinsel sadakat yükümlülüğünü ihlal edip, cinsel arzu ve ihtiyaçlarını karşı cinsten birisiyle paylaşması zina olarak kabul edilir. Zina halinde diğer eş zina sebebiyle boşanma davası açma hakkına sahiptir.

Hemcinsle gerçekleştirilen cinsel ilişki zina niteliğinde midir?

    Eşlerden birinin, evlilik birliği devam ederken aynı veya farklı cinsiyete sahip bir kimse ile cinsel birliktelik kurması, evlilik birliğini temelinden sarsabilir ve aldatılan eş bakımından evlilik birliğini çekilmez kılabilir. Eşlerden birinin karşı cinsten biriyle cinsel ilişki yaşaması diğer eşe zina sebebiyle boşanma hakkı verir demiştik. Buna karşılık bir eşin aynı cinsten bir başka kişiyle cinsel ilişki yaşamış olması diğer eşe zina sebebine dayanarak boşanma davası açma hakkı vermez. Zina sebebine dayanarak boşanma davası açamayan eş; haysiyetsiz hayat sürme (TMK m. 163) ya da evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK m. 166/I, m. 166/II) sebeplerinden birisine dayanarak boşanma davası açabilir.

    4721 sayılı Türk Medeni Kanunu madde 161/1 “Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.” hükmünde zinanın boşanma davası açmak için yeterli olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle özel ve mutlak bir boşanma sebebi olan zinanın diğer eş bakımından ortak hayatı çekilmez hale getirmiş olması gerekmez.

Fakat aynı cinsten biriyle cinsel ilişki yaşayan eş için açılacak olan haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma davasında, haysiyetsiz hayat sürmenin nisbi nitelik taşıyor olması nedeniyle boşanma için tek başına yeterli olmayacaktır.  Haysiyetsiz hayat sürme yanında bir de diğer eş için ortak hayatın çekilmez hale gelmiş olması aranacaktır.

Zinanın ne zaman gerçekleşmiş olması gerekir?

    Zina eyleminin varlığından bahsedilebilmesi için zinanın evlilik birliği içerisinde gerçekleşmesi gerekir. Nişanlılık döneminde bir başkasıyla yaşanmış olan cinsel ilişki zina olarak kabul edilmez. Bu nedenle nişanlılık döneminde yaşanmış olan cinsel ilişki evlilikten sonra öğrenildiğinde diğer eş zina nedeniyle boşanma davası açamayacaktır. Fakat koşulları varsa ve hak düşürücü süreler geçmemişse yanılma (TMK md.149/2) veya aldatma (TMK md.150) nedeniyle evliliğin iptali istenebilir.

Hangi eylemler zina olarak değerlendirilmektedir?

    Zinanın varlığından bahsedilebilmesi için eşin cinsel sadakat yükümlülüğünü ihlal ediyor olması gerektiğini yukarıdaki açıklamalarımızda belirtmiştik. Bu yükümlülük cinsel ilişkinin yaşanmasıyla birlikte ihlal edilebileceği gibi eşin cinsel ilişki yaşamak amacıyla karşı cinsle uygun ortama girmesi ve elde olmayan herhangi bir nedenle cinsel ilişkinin gerçekleşememesi durumunda da ihlal edilmiş sayılır. Dolayısıyla cinsel ilişkinin gerçekleşmesi veya cinsel ilişkinin gerçekleştiğine fiili karine oluşturabilecek bir durumun varlığı halinde zina sebebine dayalı olarak boşanmaya karar verilebilecektir.  Zina sayılmamakla birlikte sadakat yükümlülüğüne aykırı nitelikteki davranışların varlığı halinde ise zina sebebine değil diğer boşanma sebeplerine başvurulabilecektir. Cinsel ilişki niteliği taşımayan öpme, sarılma vb. fiziki temaslar, çiftlerden herhangi birinin hemcinsiyle yahut hayvanla gerçekleştirdiği cinsel ilişki sadakat yükümlülüğüne aykırı nitelikteki davranışlara örnek olarak verilebilir.

    Ayrıca belirtmek gerekir ki tecavüz durumunun varlığı halinde zinadan söz edilemez. Şöyle ki, cinsel ilişkinin isteğe bağlı olarak yani kusurlu işlenmiş olması gerekir. Zina eyleminin boşanma davasına konu edilebilmesi için isteyerek gerçekleştirilmiş olması şarttır. Eşin zor kullanılarak başkasıyla cinsel ilişki yaşaması durumu diğer eş açısından zina sebebiyle boşanma davası açma hakkı vermez. Çünkü tecavüz durumunda ortada tecavüze uğrayan eşin rızası söz konusu değildir. Fiziki cebir kullanılarak değil de tehdit edilerek cinsel ilişkiye zorlanma durumunda Yargıtay kendisinin fiziksel varlığına veya eşinin ya da çocuğunun yaşamına yönelen bir tehdide boyun eğen eşi kusurlu saymamış, buna karşılık malvarlığına yönelik tehdide boyun eğen ve cinsel ilişkiye rıza gösteren eşi kusurlu saymış; diğer eş için zina sebebiyle boşanma davası açma hakkı olduğunu belirtmiştir.

Zina eyleminin sayısı önemli midir?

    Zina eyleminin bir kez gerçekleştirilmiş olması boşanma için yeterlidir. Sayısının veya devamlı olup olmadığının bir önemi yoktur. Bu bakımdan eşler arasında bir ayrım yapılmamıştır. Eşi dışında karşı cinsten biriyle cinsel ilişkide bulunan eş, ister erkek ister kadın olsun, diğer eş boşanma davası açma hakkına sahiptir. Fakat dava açma hakkı sadakat yükümlülüğünü ihlal eden eş için değil, sadakat yükümlülüğü ihlal edilen eş için söz konusudur. Zina eden eş kusurlu olduğu için boşanma davası açamaz. Diğer eş ise dava açıp açmamakta özgürdür. Her iki eş de zina etmişse bu durumda her ikisi eşit kusurlu sayılacak ve iki tarafında dava açma hakkı söz konusu olacaktır.

Affeden eşin dava hakkı saklı mıdır?

    TMK md.161/3 gereğince affeden tarafın dava hakkı yoktur. Sadakat yükümlülüğü ihlal edilen eş, zina eden eşini affederse zinaya dayanarak boşanma davası açamayacaktır. Af herhangi bir şekle tabi değildir. Zina eden eş sözlü veya yazılı şekilde affedilebileceği gibi, eylemsel olarak da affedilebilir.

Ne kadar süre içerisinde zina sebebine dayanılarak dava açılabilir?

    Dava hakkı olan eşin zinayı öğrenmesinden başlayarak altı ay ve herhâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer (TMK md.161/2). Altı ay ve beş yıl olarak öngörülen bu süreler zamanaşımı süreleri değil, hak düşürücü sürelerdir. Hak düşürücü nitelikte olan bu sürelerin geçmiş olduğu, davalı tarafından ileri sürülmemiş olsa bile, hâkim tarafından re ’sen dikkate alınacaktır. Zina niteliğindeki cinsel ilişki birden fazla ise bu durumda dava açmak için belirtilen bu süreler, son zina eyleminin öğrenildiği ya da son zina eyleminin gerçekleştiği tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır.

    Altı aylık süre, diğer eşin boşanma sebebi olan zinayı öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Öğrenmenin üzerinden altı ay geçtikten sonra geriye henüz beş yıllık hak düşürücü süre olsa da artık dava açılamaz. Eğer dava açılmışsa hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle dava reddedilecektir.

    Beş yıllık süre ise, zina eyleminin gerçekleştiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Beş yılın dolmasına son üç ay kala zina eylemi öğrenilmişse bile bu üç ay içerisinde dava açılması gerekir. Aksi halde üç ay sonra beş yıllık süre biteceği için bir daha zina sebebine dayanılarak dava açılamayacaktır.

Zinada ispat yükü kime aittir ve nasıl ispat edilir?

   Açılacak olan davada ispat yükü kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça zina iddiasında bulunan tarafa aittir. Zina iddiasında bulunan eş, davalı olan eşinin bu eylemi gerçekleştirdiğini ispat etmekle yükümlüdür. Fakat iki kişi arasında mahrem sayılacak cinsel ilişkinin gerçekleştiğinin davacı eş tarafından ispatı çoğunlukla mümkün değildir. Boşanma sebebi olarak öne sürülen zinanın mutlaka suçüstü yakalamak suretiyle ispatı gerekmez. Zinanın varlığı; karşı cinsle çekilmiş olan uygunsuz bir fotoğraf, makul karşılanamayacak şartlarda karşı cinsle otelde aynı odada kalındığını gösterir belge, cinsel yolla bulaşan bir hastalığa dair rapor, tanık beyanları, zina izlenimi uyandıran iletişim verileri gibi delillerle ispat edilebilir. Zina eylemine ilişkin makul, kuvvetli ve inandırıcı belirtiler veya olgular bulunması durumunda hâkim, söz konusu belirti veya olguları değerlendirerek eylem anında yakalanma hâlini aramaksızın zina sebebiyle boşanma kararı verebilecektir.

Sadakat yükümlülüğü ihlal edilen eş tazminat ve nafaka talep edebilir mi?

    Sadakat yükümlülüğü ihlal edilen eş, şartları varsa maddi, manevi tazminat ve nafaka talep edebilir. Maddi ve manevi tazminat için aleyhine hüküm verilecek olan tarafın kusuru aranırken, nafakaya hükmedilebilmesi için nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.

                                        

                                                                                                                        Av. Şeyma ÇELİK



Örnek Yargıtay Kararları

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir